Loading

Bir sabah tatlı bir kahve sohbeti…
Muhammed Gönen

Sabahın erken vakitleriydi, saatime bakıp, gideceğim randevum için daha zamanımın olduğunu farkedince, kahve içmek için bir kafeye oturdum. Kahvemi alıp içeri girerken gazete okuyan yaşlı bir adam ve valizi, şarjdaki telefonu ve haritasıyla herhalinden turist olduğu anlaşılan genç bir bayanın arasındaki boş masaya oturdum.

Ortamın sessizliğini yan masada oturan genç bayan Türkiye’deki arkadaşına yaşadığı son üç gününü anlatacağı telefon görüşmesiyle bozdu. O kadar heyecanlı ve seri anlatıyorduki, kahvemin eşliğinde okuyacak birşeyler arayan gözlerim, yanda oturan adamın gazete küpürlerindeki haberlere bakmayı bırakmıştı. Zira hanım kızın anlattıkları benim için keyifli bir köşe yazısı gibi geldi.

Varşova‘da Erasmus öğrencisi olan hanım kız, Prag ve Viyana`yı gezmek için buralara gelmiş. Kurduğu cümlelerin arasındaki yaşama sevincini size anlatamam.

Hemen Prag ve Viyana yolculuğunun nasıl geçtiğini bir çırpıda anlattı. Otobüste kendisi gibi Polonya‘dan erasmus öğrencisi 2 türkle tanıştığını ve onlarında gezmek için ucuz Flixbus otobüsü ile geliş ve gidiş bileti aldığından bahsetti ve ekleyerek tekrar onlarla döneceğini iyi ki onlarla karşılaştığını en azından tanıdık birileri olduğundan bahsetti. Çünkü geri dönüş için Viyana‘dan 22 saat yolculuk yapacağından bahsetti. Bu uzun ve zorlu yolculukta otobüsün geçtiği ülkeler arasında Slovakya`nın da olduğunu en azından kısada olsa Bratislava’yı da göreceğini söyledi.

Konuşmasının devamını gelin kendisinden dinleyelim:

Sabahın erken vakitlerinde Viyana’ya geldim. Henüz otele gidemiyeceğim için ana tren istasyonunda valizimin üstünde yorgunluktan bir saat uyumuşum…

Düşünsene tuvalet 50 Cent, 2,5 TL vererek tulate girdim. Çok pahalı. Ama içerde hayatımda hiç görmediğim bir tuvalete girdim. Çok temiz ve lüksdü…

Suan birşeylerden aldım oturuyorum bir cafede. Telefonumu burda şarj edebiliyorum internette var. İnanılmaz pahalı, aldığım küçük sandeviç için 3,5 Euro verdim. Düşünsene simit ayran ne kadar ucuz Türkiyede…

Herkese birşeyler almaya çalıştım. Bütün hediyecileri altüst ettim. Magnetler bile çok pahalı. Sana süpriz bir hediye aldım, çok seveceksin. Aldığım küçük şeyler 35 Euro tuttu… Pahalı evet…

Ulaşım inanılmaz gelişmiş burda. Kolaylığı sana anlatamam. Biniyorsun iniyorsun heryer bağlantılı ve kolay. Hiç zorluk çekmedim. Prag da öyleydi ama Viyana çok farklı, çok kaliteli ve gelişmiş. Böyle bir yeri mutlaka görmemiz gerek…

Prag’da helal köfte ve ayran gördüğümde nasıl saldırdım anlatamam. Tek yediğim ucuz birşey buydu, pahalı değildi. Heryerde Euro ile alışveriş yapabiliyorum kabul ediyorlar. Ama hesapladığımda Prag’da çok pahalı kendi paraları Kron ile çevirdiğimde, bu dövizciler komisyonda çok alıyorlar, değişik bir pahalılık var orda… Viyana’da çok pahalı inan. İnsanlar burda nasıl yaşıyorlar. Maaşları yüksek olmalı…

Sabah insanlar çok erken kalkıyor. Sabah 7-8 de sokaklar insan dolu, trenler, otobüsler hatta Mc Donalds, Burger King bile dolu sabah. Bizde kimseyi bulamassin, hem o saatte açık bile değil…

Gece geç saatlere kadar Polonya`da bir çok yer açık, Prag’da da öyleydi ama değişik insanlar sabahları çok erken kalkıyorlar… Anlayamadım…

Akşama kadar burayı gezip tekrar otobüse gitmem gerekiyor. Hiç param kalmadı. Biletleri almıştım zaten, suan sadece son 30 Euro param kaldı cebimde. Bununla gezmem gerekiyor heryeri. Bazı yerlerde bilet almamak için yürüyorum, elimde harita var ve soruyorum. Müzelere giremesemde şehirde geziyorum. İnsanlar saygılı, herkes kendi halinde…

Tamam canım geldiğimde uzun uzun konuşuruz. Öpüyorum canım benim… Kendine iyi bak…

Kahvemde bitmişti, içimden kendisine herşeyin gönlünce olmasını dileyip yoluma devam ettim. Tabiki yol boyu söylenilenleri düşündüm ve farkettim ki – Herşeyin kıymeti fark edebilmek(te)

Muhammed Gönen

Leave a Reply